bazen size de oluyodur... "ben nerde hata yaptım..?" durumları... aslında bugünlük bi durum değil de, sanki 24 yıldır bana hakim olan bir ilkeymiş gibi hissediyorum bunu... amacım asla duygu sömürüsü yapmak ya da bunun bi parçası olmak değil... tanrıya sitem etme gibi bi kibire de ulaşmam söz konusu dahi olamaz..! fakat, hayatta çok sevildiğinizi ama aslında hiç sevilmediğinizi düşündünüz mü..? ya da aslında ne güzel bi hayatınız olduğu halde istediğiniz hiçbir şeyin istediğiniz şekilde olmadığını... şizofrenik bi durum biliyorum ama, işin aslı şöyle:
her nedense, bunca zamandır neye elimi atsam kuruyo... hayır, anlamadığım da şu: herşey mükemmel olsun diye uğraştıkça, nasıl da tam terse döndüğünü görmek, bunun sebebini bilememek ya da tahminimin bile yetişemediği halde karşıma çıkması... işte buna yüreğim dayanmıyo...
hayatım böyle acınası, filmlere konu olacak düzeyde sıkıntılı değil, evet ama, gerçekten istediğim şeyler nedense olmuyo bana... "birşeyi elde edemediysem, gerçekten istemediğimdendir" gibi boş ve ahmakça avunmalara da girmeyecek kadar olgunum bence bi yerde...
örneğin, birisini sevip de sevilmemek bana arada bir olan bi durum değil. zira ben ne zaman birine "aşk" tabiriyle ilgi duysam, hep aynı yalanla avutulmaya çalışılıyorum: "çok iyisin ama sana aşık olamıyorum." hadi ordan! yalan diyorum, çünkü bunun farkındayım... e tmm böyle ahım şahım bi durumum da yok ama bazen, iyi olmak yetmiyor işte... işin kötü yanı, benim çok isteyip de bana gram ilgi duymayanların nerde serseri, nerde sözüm ona cahil tip varsa onlara gidip aşık olması... bunca zamandır kendimi geliştirmek adına okuduğum, izlediğim, konuştuğum, düşündüğüm şeylere, kısaca yaşadığım hayata nefretle bakmamı sağlıyo...
sanırım; bu devirde kıymetli olan şeyler bunlar. hayata ciddi bakanlar revaçta değiller artık. gündelik yaşamak, hayatı ve günlerini savurmak, vs. moda artık... fark yaratmaya çalışmak değil de, farklı kültürel tadların ya da bilmenin verdiği huzurun, hayata gelmenin amacı gibi şeylerin farkında olamamak moda... üzgünüm uçkurumu tutamamakla övünecek kadar küçük düşemiyorum... ya da sadece futbol, kız ve araba muhabbeti yapacak kadar... sıkıcı oluyorum evet, ama bu tür ortamlar ve insanlar benlik değil... hayatımda büyük hedeflerin olması ve bunlara ulaşmak adına sürekli çabalamam ne kadar da kötü ve sıradan değil mi..? yani illa böyle mi olucaz sevilmek için..? kusura bakmayın ama "Yaldız"ların (ya da Hacımollaömeroğulları nam-ı diğer Hacımaların) 800 yıldır bilinen ünleri "bilgelikleridir..." trajikomik ve acınası bi durumdayız, tehlikenin farkında mısınız..? (burdan da ayrı bi yazı konusu çıkar hani...)
neyse, ben her şeye rağmen bildiğimi okur yolumda emin adımlarla ilerlerim de diyemiyorum... zira yakın arkadaşlarımın da söylediği gibi "bazı konularda çok sert tavırlarım var." evet var ama neden..? onlara göre; bana kötü şeyleri tecrübe ettirenlerde suç... bana göreyse, tanrıyla aramda bi iletişim sıkıntısı söz konusu... sanki bana bişeyler göstermeye çalışıyormuş da ben görmekten kaçınıyormuşum gibi bi karamsarlığa da düşüyorum bazen... illa "nal" gibi çakılacak önüme!
aslında her işte böyleyim gibi. ama iş hayatı farklı olmakla beraber elimi attığım her işi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum, ve çoğu zaman başarıyorum da... ve farkettim ki, saygınlık kelimesi benim adımla birlikte kullanıldığında söz konusu para ya da güç değil de, benim kişiliğimmiş gibi duyumlar alıyorum. sevindirici. kullanılmadığını hissediyosun zira, bugünlerde pek de hissetmeye alışık olduğumuz türden değil.
yanlışlık nerde bilmiyorum ama, özel hayatta değil de, iş hayatında bişeylere erişebilecek biriyim ben galiba... ve sanırım insanlara; yere sağlam basma, hayata karşı her daim korkusuzca dik durma, elime aldığım işi tüm benliğimle sonuna kadar götürme, insanlara güvenme, onlara yardım etmeye çalışma, vicdan sızısı duyma, kimseyi aldatmama, insanların arkasında kuyu kazmama vs. gibi aslında bakıldığında insansı ama günümüzde pek fazla görülmeyen alışkanlıklarım -ya da hastalıklarım(!)- fazla geliyo...
yine de, herşeye rağmen ve herşeyimle ben, benim..! ve beni ben yapan şeylerden ve istediğim şeyler için de çabalamaktan vazgeçecek değilim... ve eğer hata yaptığım bi nokta da varsa, insanları hatalarıyla kabullenemeyen cehalet düşkünü mantığa, tüm varlığımla düşmanım... ve ben istemedikçe bu savaş bitmeyecek ne yazık ki, farkındayım...
sevgi ve saygılarımla...
Hakkı Can YALDIZ