25 Mayıs 2011 Çarşamba

gam derken..?

imreniyorum aslında "tak" diye uyuyup, "pıt" diye uyanabilen insanlara... tamam uyanamıyorum ben! dibimde bando takımı çalışsa "tık" yok arkadaş... :s dışarıdan baktığın zaman "gamsız" damgası da yiyor insan; sırf uyurken seslere tepki veremiyor diye... bi yandan düşünmek de lazım sanki, uykusu ağır olan adam, bilinç altına kendini fena kaptırmış olan adam mıdır..? bi düşünsenize; aslında o adam o kadar çok şeyi atmıştır ki oraya, ve sadece uyku anında açılan bilinç altında, kim bilir nelerle meşguldür ki; bilincini yerine getirmeye bir türlü fırsat bulamıyordur... belki... ve belki de bu yüzdendir ki, bu adam her uyandığında sanki hiç uyumamışcasına bitkindir... uyanmak bi yana ayağa kalkabilecek dengeyi sağlamakta bile zorlanır. çünkü o adam, siz uyuyor sanırken aslında içine attığı; yüzleşmeleri, hesaplaşmaları, fikirleri, planları, duyguları, düşünceleri, olayları, vs. çözmekle meşguldür... çünkü o adam tüm bunları olur olmaz yer ve zamanda çıkartmak yerine, hep makul anı beklemiş ve bir türlü o beklediği anı göremeyince de, bilinçaltına, hissettirmeden çözmeye itmiştir. belki biraz da sosyal baskı sebep olmuştur tüm bunlara ya da çekingenliği...
velhasıl kelam, uykusunda ihtar ve cebirlerinize bilinçli cevap veremeyen insanlar var ya; hani sizin şu "gamsız" diye tabir ettiğiniz... hah, işte onlar aslında "gam" kelimesinin anlamını en iyi bilenlerdir, şu hayatta...

23 Mayıs 2011 Pazartesi

İçimden Geldi... (II)

bir gece daha son buluyor gün ışıklarıyla...
gözlerim yorgun, bedenim isteksiz sabaha
bir yandan kalkıp sana koşmak istese de bacaklarım
kursağımda kalmış üç beş kırıntı engel yapacaklarıma...

bir esinti sebep oluyor uyuklayamamama
penceremden içeri giren rüzgar...
tokat gibi çarpıyor yüzüme sigaramın dumanıyla,
bitmiş bir sigaranın son demi kadar berhudar...

camdan dışarı bakmak istiyor insan,
gökteki o kocaman beyaz şeye;
lakin kanının çekilmesine engel olamıyor işte,
dolunay denen obje,
geçmişi hatırlatırken geleceğin özlemiyle...

İçimden Geldi... (I)

Ne bileyim yaz filan gelse mesela...
Çam ağaçlarının arasından bakarken masmavi marmaraya,
hafif bi meltem esse ve desemki huzurla; "hayat budur işte!!!"

Ya da kar yağsa lapa lapa, aynı manzarayı bir de beyazlar içinde izlesem...
İliklerimde hissetsem soğuğu, bir fincan kahvenin hoş sohbetiyle ısıtsam içimi...
Yudum yudum çeksem hayatı...

Yazın meltem olsan, kışın kahvemin dumanı...
Tüm gücümle denemez miydim, seni tenimde tutmayı..?

Dolunay...

Sadece dolunay akşamları görürsünüz benim gibileri,
Sanki perdeler kalkmış gibi olur gözlerinizden…
Sadece dolunay akşamları görürsünüz benim gibileri,
Maskeler düşmüş olur yüzümüzden, ses veririz ta en derinden…

Dağın Adı Varmış...

Bir dağın yıkılışına seyre dalmış alem,
Efsaneymiş dumanı başında kendinden kasvet,
Bilmezlermiş neymiş derdi sırıtırmış ya her dem,
Kardelenin bembeyaz, tertemiz huzuruna hasret…

Masallar varmış ya namını, şehvetini kamçılayan
Adı da konur olmuş kuvvetli doğan her çocuğa
Destan dediğin kahramanlıksa feyz-i ömer hayyam
Aşk, kadın ve şarabın esansı mezar olmuş koca dağa…